1 Ekim 2010 Cuma

TUBITAK PROJELERİNDE ÇANTACI DANISMANLAR

Özellikle emekli ve finans kökenli bu çantacılarla daha çok karşılaşmaya başladım (aynı kökenden gelen gerçek danışmanları tenzih ederim). Projesi yarıda kalan bir çok keyifsiz müşteriden benzer öyküleri dinlemekteyim.

Sistemi şöyle kurmuşlar: müşteriye teklif, proje kazandıktan sonra proje bedelinin % 2-3’ü olarak veriliyor. Bir zamanlar var olan %5-10’ları düşündükçe müşteri için güzel bir rakam. Ancak çantacının hedefi bu rakam değil zaten. O, proje yazma bedeli olan daha yüksek bir rakamın peşinde. %2’nin cazibesine kapılan müşteri bu rakamı kabul ediyor ve ödüyor.

Projenin daha da içler acısı hali bundan sonra başlıyor. Emekli ve finans kökenli çantacı danışman, endüstri ve/veya makine mühendisliği bilgisi isteyen proje konusuna yönelik bir projeyi baştan aşağıya yazıyor. Bunu yaparken de sadece müşteriyi dinliyor, not alıyor ve yazıyor. Müşteri dosyaya elini sürmüyor, sadece anlatıyor ve proje böylece yazılmış oluyor.

Durun, komedi daha bitmedi. Proje kazanıyor. Çünkü bu aşamada çok teknik bilgi istenmiyor, işin konsepti, bütçesi ve temel yol haritası soruluyor. Çünkü hibe verme mantığı proje yazma sürecine göre değil, proje yürütme sürecine göre tasarlanmış. Kontrolsuz bırakılan bu sürece ise çantacılar dadanmış. Gerçek danışmanların “projeyi bizzat siz yazmalısınız” sözüne itibar etmeyen müşteri işin kolayına kaçıp, projeyi çantacıya veriyor. Çantacının verdiği redaksiyon desteğiyle projeyi kazandığını düşünen müşteri, aynı disiplini proje yürütme sürecinde de uygulayabileceğini sanıyor ancak yanılıyor ve proje yürümüyor.

Kısacası TUBITAK’ın bu süreci de gözden geçirmesi ve gerçek danışmanların yolunu açacak revizyonlar yapması gerekiyor.

Hiç yorum yok: