10 Kasım 2010 Çarşamba

SPARTACUS VE MARKA YÖNETİMİ

“Markanın sahibi müşteridir”’e güzel bir örnek.

TV’nin Cnbc-e kanalında yayınlanan “Spartacus” adlı dizide geçen bir sahne:

Romalı senatör, isyancı Spartacus’ü esir alır ve gladyatör okulunun sahibine satar. Bir nevi günümüzün işadamı olarak adlandırabileceğimiz “senatör” ve “gladyatör okulunun sahibi” olan kişiler, Spartacus’ü arenada eğitimli gladyatörlere yem olarak sunarlar. Amaç, hem kin duydukları Spartacus’ün ölmesi, hem de arenada seyirciye güzel bir şovun sunulmasıdır.

Ancak beklenen olmaz ve deneyimsiz savaşçı Spartacus, deneyimli savaşçılar olan gladyatörleri yener. Seyirci, Spartacus’ü hayranlıkla alkışlarken, onun ölmesini hevesle bekleyen senatör hayalkırıklığı yaşar.

”Senatör”, buna rağmen yine de Spartacus’ün öldürülmesini isterken, “gladyatör okulunun sahibi” arenadaki alkışlara kulak vererek Spartacus’ün yaşamasına izin verir.

Çünkü Spartacus artık “marka” olmuştur ve “markanın sahibi” sermayedar değil, müşteridir.

Acaba marka olgusunu anlamak için Spartacus’ü mü izlemek gerek!