Yine abarttık, "hizmet herşeydir" diyoruz !
Bir havayolu şirketi ne kadar iyi hizmet sunarsa sunsun, uçak düştüğü anda kaybı büyüktür. Dolayısı ile teknoloji, bir iş sürecinde çok şey ifade eder.
Ancak sakın bu sefer de "teknoloji herşeydir" demeyin !
Titanic buzdağına çarparak battığı sırada, tüm motorları kusursuz bir şekilde çalışır durumdaydı.
Şimdi soruyu tekrar sorun.
24 Mart 2008 Pazartesi
Add to basket
E-ticarete başlamak istiyorsanız, öncelikle kendinize küçük bir test yapın, şu soruyu sorun: “Add to basket” ya da “sepete koy” kavramı size ne ifade ediyor?
Bunlar daha önce hiç duymadığınız sözcüklerse, e-ticaretin “batıdan ithal kavramlar rejimi”ne alışmak için kendinize biraz fırsat tanıyın.
Çünkü zamanla göreceksiniz ki, sadece bu iki sözcük değil, çok daha fazlasıyla karşılaşacaksınız e-ticaret işine girdikçe (bir de bunun danışmanlığını verenlerin halini düşünün!).
Üstelik bu sözcüklerin karşılığını İngilizce ya da Türkçe sözlüklerde bulmanız imkansız. Yeni ekonominin sözlüğü ise yok, bizzat yaşayarak öğrenmeniz gerekiyor.
Kısacası yeni ekonomide ödev yok, sınav var.
Bunlar daha önce hiç duymadığınız sözcüklerse, e-ticaretin “batıdan ithal kavramlar rejimi”ne alışmak için kendinize biraz fırsat tanıyın.
Çünkü zamanla göreceksiniz ki, sadece bu iki sözcük değil, çok daha fazlasıyla karşılaşacaksınız e-ticaret işine girdikçe (bir de bunun danışmanlığını verenlerin halini düşünün!).
Üstelik bu sözcüklerin karşılığını İngilizce ya da Türkçe sözlüklerde bulmanız imkansız. Yeni ekonominin sözlüğü ise yok, bizzat yaşayarak öğrenmeniz gerekiyor.
Kısacası yeni ekonomide ödev yok, sınav var.
E-ticarete başlamak !
Domatesi ve kavunu görmeden ve ellemeden satın almayan bir toplumda, tarımsal pazarlama web sitelerinin önlenemez yükselişini gördükçe, uygulamaya girmeden önce e-ticaret fırsatlarını tanımak ve anlamak için yeterli zamanın kalmadığını düşünüyorum.
Siz e-ticareti anlayıncaya ve faydasına ikna oluncaya kadar, fırsatlar başkaları tarafından çoktan değerlendirilmiş olacaklar.
Bu nedenle e-ticarete başlamak isteyenlere naçizane önerim, onu öncelikle bir fırsat olarak görün, daha sonra anlamaya çalışın.
Siz e-ticareti anlayıncaya ve faydasına ikna oluncaya kadar, fırsatlar başkaları tarafından çoktan değerlendirilmiş olacaklar.
Bu nedenle e-ticarete başlamak isteyenlere naçizane önerim, onu öncelikle bir fırsat olarak görün, daha sonra anlamaya çalışın.
23 Mart 2008 Pazar
İnovasyon hakkında !
“İmitasyon”la büyümeye alışmış bir toplumun, bir anda “inovasyon”la büyümeyi kabul etmesini beklemek ne kadar gerçekçidir?
Öte yandan inovasyon bir sonuç (çıktı) olmasına rağmen, asıl üstünde durmamız gerekenin, bu sonucu doğuranın sadece belli bir süre varolan-sonra ortadan kalkan bir fonksiyon ya da süreç değil, yaşayan bir kültür olduğu değil midir?
İnovasyon kültürü olmadan yapılacak inovasyon üretme aktiviteleri kalıcı ve verimli olabilir mi?
Öte yandan inovasyon bir sonuç (çıktı) olmasına rağmen, asıl üstünde durmamız gerekenin, bu sonucu doğuranın sadece belli bir süre varolan-sonra ortadan kalkan bir fonksiyon ya da süreç değil, yaşayan bir kültür olduğu değil midir?
İnovasyon kültürü olmadan yapılacak inovasyon üretme aktiviteleri kalıcı ve verimli olabilir mi?
Kurumsallaşamamanın tarihi
Önceleri farkedememiştim.
Türkiye’nin bir ucuna yaptığım, gidiş dönüş toplam sekiz saat süren aktarmalı dört uçak yolculuğu, danışmanlık için beni yanına çağıran genç patronla tüm gün boyunca yaptığım görüşmelerin getirdiği 24 saatlik bir yorgunluk dolayısı ile aslında tanık olduklarımın Türkiye’nin kurumsallaşamamasının küçük bir tarihi olduğunu farkedememiştim.
Varılan yeri kısaca özetlemek gerekirse: 25-30 yıllık bir süreçte, markalaşmanın ucuna kadar yaklaşmış bir ürün, etkin ve doğru bir profesyonel yönetimin yapılamaması sonucu bir yıla yakın bir sürede müşterilerinin yarısına yakınını kaybetmiş ve alacaklılarının yasal takibine uğramış durumdaydı. Şirketi yaşlı sahibinden devralan genç patron, ilerisi için neler yapabileceğini araştırıyordu.
Günün sonunda genç patronun yanından ayrılmadan önce, satın aldığı firmanın binasının olduğu Organize Sanayi Bölgesine gittik. Alacaklıların takibinde artık havluyu atmış olan firmanın, eski görkemli binasından geriye pek bir şey kalmamıştı. Camları aşağı inmiş, yerlerde eski fatura parçalarının savrulduğu kir pas içerisindeki binada, yeni geleceklerini umutla bekleyen işçiler, düşük çapta da olsa üretimi sürdürüyorlardı. İşçilerin arasında kısmen daha iyi giyimli, ancak onlardan daha yoğun bir tempoda çalışarak, üretilen ürünlerin son kontrollarını yapan yetmişli yaşlarda birisini gördüm. Sorduğumda beklediğim yanıtı aldım: firmanın eski sahibi idi.
Bu koşullarda olmasına rağmen, bu motivasyonla karşılaşmak oldukça etkileyici. Sanırım Türkiye’nin girişimcilik ve üretim alanında bir çok ülkeye göre ileride olmasının nedeni bu. Ancak yine de bunca emeğin ve bunca harcanan zamanın, sadece profesyonel yönetim eksikliği ve kurumsallaşamama nedeniyle heba olma tehlikesi yaşamasını hazmetmek oldukça zor.
Türkiye’nin bir ucuna yaptığım, gidiş dönüş toplam sekiz saat süren aktarmalı dört uçak yolculuğu, danışmanlık için beni yanına çağıran genç patronla tüm gün boyunca yaptığım görüşmelerin getirdiği 24 saatlik bir yorgunluk dolayısı ile aslında tanık olduklarımın Türkiye’nin kurumsallaşamamasının küçük bir tarihi olduğunu farkedememiştim.
Varılan yeri kısaca özetlemek gerekirse: 25-30 yıllık bir süreçte, markalaşmanın ucuna kadar yaklaşmış bir ürün, etkin ve doğru bir profesyonel yönetimin yapılamaması sonucu bir yıla yakın bir sürede müşterilerinin yarısına yakınını kaybetmiş ve alacaklılarının yasal takibine uğramış durumdaydı. Şirketi yaşlı sahibinden devralan genç patron, ilerisi için neler yapabileceğini araştırıyordu.
Günün sonunda genç patronun yanından ayrılmadan önce, satın aldığı firmanın binasının olduğu Organize Sanayi Bölgesine gittik. Alacaklıların takibinde artık havluyu atmış olan firmanın, eski görkemli binasından geriye pek bir şey kalmamıştı. Camları aşağı inmiş, yerlerde eski fatura parçalarının savrulduğu kir pas içerisindeki binada, yeni geleceklerini umutla bekleyen işçiler, düşük çapta da olsa üretimi sürdürüyorlardı. İşçilerin arasında kısmen daha iyi giyimli, ancak onlardan daha yoğun bir tempoda çalışarak, üretilen ürünlerin son kontrollarını yapan yetmişli yaşlarda birisini gördüm. Sorduğumda beklediğim yanıtı aldım: firmanın eski sahibi idi.
Bu koşullarda olmasına rağmen, bu motivasyonla karşılaşmak oldukça etkileyici. Sanırım Türkiye’nin girişimcilik ve üretim alanında bir çok ülkeye göre ileride olmasının nedeni bu. Ancak yine de bunca emeğin ve bunca harcanan zamanın, sadece profesyonel yönetim eksikliği ve kurumsallaşamama nedeniyle heba olma tehlikesi yaşamasını hazmetmek oldukça zor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)