Yeni düzenin söz sahipleri sizce kimler: iyi markalar mı, iyi satışçılar mı?
Ya da şöyle soralım: Satışçıyı ortadan kaldıran markalar mı, markanın önüne geçen satışçılar mı? Markanın satışçıları mı, satışçının markaları mı? Bunlar iki ortak mı, yoksa iki düşman mı?
Geçenlerde yaptığımız bir toplantıda genç satışçının ağzından şu laflar dökülüverdi: "Müşteriler üründeki hatayı mazur görebiliyorlar, ancak satışçının hatasını kolay kolay affetmiyorlar." Çok basit bir cümle ancak ciddi bir gözlem.
Belki de sadece bu nedenle artık markalar, pazarlama süper egolarından sıyrılıp, satışçı yetiştirmeye daha çok odaklanmalılar. Aksi halde her çeşit markayı gözünü kırpmadan satan usta satışçıların eski dönemi gelecek, müşteri markayı değil satışçıyı dinleyecek, filmi baştan saracağız.